KONYA AĞIZ VE CENE CERRAHİSİ
Ağız Diş ve Çene Cerrahisi, toplumdaki tüm bireylerin ağız, diş ve çene bölgelerindeki sert ve yumuşak dokuların hastalıkları, yaralanmaları ve bozukluklarının düzeltilmesi için gerekli tanı ve tedavi yöntemlerini uygulayan uzmanlık alanıdır. Çalışma kapsamı içinde;
Dişlerin normal ve cerrahi çekimleri,
Gömülü diş çekimleri,
Diş implantları ve zigomatik implant uygulamaları,
Çene kist ve tümörlerinin tanı ve tedavileri,
Protez öncesi cerrahi düzeltmeler,
Sinüs tabanı yükseltme işlemleri,
Kemik kalınlaştırma ve yükseltme operasyonları,
Diş ve destek doku yaralanmalarının tanısı, tedavisi ve uzun dönem takibi,
Çene kırıklarının konservatif ve cerrahi tedavileri,
Ortognatik cerrahi operasyonlar,( Çene ilişki bozukluklarının )
Çene eklemi hastalıklarının, konservatif ve cerrahi tedavileri,
DİŞ ÇEKİMİ NEDİR?
Günümüzde bilimin ve teknolojinin gelişimi ve bunların diş hekimliğine katkıları sayesinde öncelikle tedavi etme ve dişi ağızda tutmak hedeflenmektedir. Diş çekimi, dişin kemikteki soket denilen yuvasından uzaklaştırılması işlemidir.
Gömülü diş çekimi nedir?
Gömülü 20 yaş dişlerinin problem olmasının nedeni; evrimsel olarak bu dişe ihtiyaç kalmaması ve gittikçe çenelerimizin küçülmesidir. Çenelerimiz küçüldükçe 20.yaş dişleri kendine yer bulmak için zorlanmakta ve dolayısıyla diğer dişler gibi çıkamamaktadır. Kendine yer bulamayan 20.yaş dişleri öndeki dişi ittirerek baskı yapmakta ve bu da çapraşıklığa neden olmaktadır. Ayrıca çok geride olmaları ve etraflarındaki diş etinin normal anatomik yapıda olmamaları nedeniyle kolayca iltihaplanabilmektedirler.
Çene Tümörleri ve Kistleri
Çenelerde dişten kaynağını alan veya almayan çeşitli tümörler ve kistler görülmektedir. Bu hastalıkların tanısı için küçük bir parça alınarak histopatolojik tanı konur. Buna göre hastalığın tedavisi yapılmaktadır.
Çenelerdeki kistler çoğu kez diş kaynaklıdır. Diş kökü etrafında oluşabilen bu kistler tedavi edilmezlerse büyük boyutlara ulaşabilirler. Kök ucunda kisti olan hastalarda dişin çekilmesi tedavi için yeterli değildir. Diş çekilip kist kemik içinde bırakılırsa bu kist büyümeye devam ederek büyük hacimlere ulaşmaktadır. Bunun sonucunda ise çok sayıda dişin de çekiminin gerektiği bir durum ortaya çıkabilir.
Protez öncesi Cerrahi Düzeltmeler nedir?
Preprotetik cerrahi, kaybedilen alveolar kemik konturlarını tamamlayarak ve yumuşak dokuyu düzelterek, protez yapımı öncesi destek dokuları ideal hale getirmektir. Preprotetik cerrahi sonrası, protez yapımına uygun ideal bir ağız ortamı yaratılmak istenir.
Kemik Tozları & Sinus Yükseltme İşlemi Nedir ?
Kemik tozları, kemik greftleri olarak da isimlendirilen biyolojik olarak uyumlu materyallerdir. Kemik tozları, çeşitli nedenlerle kayba uğramış olan kemik dokusunun tamamlanması amacıyla kullanılırlar. Bu tozlar, hem bölgedeki iyileşmeyi hızlandırır, hem de kemik hacminin artmasına yardımcı olur. Kemik tozları, hayvan veya insan kaynaklı ya da sentetik olabilir.
Sinüsler, elmacık kemiği ile üst çenedeki azı dişlerinin kökleri arasında bulunan anatomik boşluklardır. Halk arasında bilinen sinüzit, bu boşlukların iltihaplanmasıdır.
Sinüslerin alt sınırı, kemik erimesine ve üst çenedeki azı dişlerin çekilmesine bağlı olarak aşağıya doğru sarkabilmektedir. Kemik yüksekliğinin azalması, bu bölgeye implant yerleştirilmesini engeller.
Sinüs yükseltme işleminde, sinüsün tabanına kemik tozları yerleştirilerek kemik yüksekliğini arttırılır ve bu alan, implant uygulamasına hazır hale getirilir.
Sinüs yükseltme ve kemik tozu ilavesi işlemleri uygulandığında, implantın kemikle kaynaşması için öngörülen bekleme süresine 6 ay daha eklenmektedir.
Ağız Diş ve Çene Cerrahisi’ne başvuran hastalarımızın ilk muayeneleri, tanı ve tedavi planlaması uzman hekimler tarafından yapılmaktadır. Tanı için ek görüntüleme gerektiğinde hastalarımıza gerekli görülen radyografiler çekilmektedir. Hastamızın tedavi planlaması tamamlandıktan sonra, gereksinimi olan tedavi işlemleri için randevu verilmektedir.
Diş tedavilerine fiziksel ve/veya zihinsel engeli nedeniyle uyum gösteremeyen, diş hekimi korkusu olan, kooperasyon kurulamayan, sendromu bulunan hastalarımızn tedavileri hastanemiz bünyesinde bulunan günübirlik ameliyathanede intravenöz sedasyon ve genel anestezi altında yapılmaktadır. Bu tedaviler bir anestezi uzmanı ile ağız, diş ve çene cerrahı tarafından ameliyathane koşullarında gerçekleştirilmektedir.
Tedavisi tamamlanan hastalarımızın gereksinimlerine göre hekiminin uygun gördüğü belirli periyodlarda kontrol seansı oluşturularak tedavi takibi yapılmaktadır.
KONYA İMPLANT
İmplant, çeşitli nedenlerle kaybedilen dişlerin yerine onların fonksiyon ve estetiğini tekrar sağlamak amacıyla çene kemiğine yerleştirilen yapay diş kökleridir. Fiziksel olarak yüz estetiğinin ayrılmaz ve bütünlüğünü sağlayan bir parçası olan dişler, yaşanılan kayıplar sonucu psikolojik ve sosyal çevre bakımından rahatsızlıklara neden olabilir. Bu etkenlerin dışında beslenme, sindirim sorunları ve konuşma bozukluklarına da yol açtığı gözlenmektedir. Diş eksiklikleri, doğal dişlere bağlı köprü protezleri veya çıkarılıp takılan hareketli protezler gibi klasik yöntemler ile tamamlandığı gibi implant destekli protezlerle de yapılabilir.
Tek veya Daha Fazla Diş Eksiklikleri
Ekksik olan diş tedavisi tek diş için uygulanacaksa köprü ile restore edilmesindense, implant ile tedavi edilmesi daha koruyucu olacağından tavsiye edilmektedir.
Köprü protezi yapılabilmesi için sağlıklı dişlerin küçültülmesi sonucu üzerlerinin kaplanması gerekecektir. Bu köprüler belirli aralıklarla değiştirilmesi ekonomik bir çözüm değildir. Bunun yerine eksik diş veya dişlerin boşluğuna yerleştirilecek implantlar sayesinde, eksik diş yanında bulunan sağlıklı dişlere zarar vermeden tedavi edilebilir.
Tam Dişsizlikler
İmplant destekli protezler, eğer ağızda hiç diş kalmamışsa, bulantı refleksi ve protezin tutuculuğunun yeterli olmaması nedeniyle, hareketli protez kullanılmadığından kişiye ihtiyacı olduğu konforu sağlayabilir.
İmplant Aşamaları Nelerdir?
Muayene ve Planlama
İmplant multidisipliner bir yaklaşımla yapılır. Bu bir ekip işi olup; implantı çene kemiği içine yerleştirecek cerrahi uzman ile implant üstü protezi yapacak protez uzmanı birlikte çalışırlar.
İmplant ileri derecede kontrol edilemeyen diyabet gibi bazı sistemik hastalıkları olan kişiler dışında herkese uygulanabilir. İmplantlar titanyumdan yapıldıkları ve doğal diş kökü yerine konumlandırıldıkları için doku uyumludurlar ve herhangi bir alerjik veya toksik rahatsızlığa neden olmazlar.
Muayene aşamasında detaylı bir ağız içi muayenesi ile diş etleri, alt çene ve üst çenenin ilişkileri ile dişler arasındaki ilişki incelenir. En az hata ile tedavi sürecinin tamamlanması için klasik radyografileri dışında, komplike vakalarda üç boyutlu tomografi istenilerek, çenenin birebir ölçü modeli belirlenir, implantların yerleştirileceği bölgeler planlanır.
İmplantların Yerleştirilmesi
Doğru planlama süreci, en sağlıklı tedavinin başlangıç noktasıdır. Yapılacak operasyona dahil olacak uzman, deneyimli ekip, gerekli ekipman ve gerekli hijyenik ortamda yapılması da ayrıca önem taşımaktadır. İmplantlar diğer diş tedavileri gibi lokal anestezi sonucu uygulanmaktadır. Fakat çene kemiğinin yeterli olmadığı ve greft dediğimiz doku ilavesinin gerekli olduğu bazı vakalarda, uzun operasyonlarda veya aşırı stresli hastalarda genel anestezi veya sedasyon altında konforlu bir şekilde operasyon yapılabilmektedir.
Protezlerin Yapılması
Operasyon sonunda osseointegrasyon denilen implantın kemik yüzeyine bağlanması beklenmelidir. Bu süreç kemik yapısına göre farklılık gösterebilir. Süreç tamamlandıktan sonra üst yapı oluşturulur. Operasyondan sonra protezler yapılıncaya kadar estetik ve fonksiyonun devamı için geçici protezler yapılır.
İmplantlar Ne Zaman Uygulanır?
İmplantlar, tek diş eksikliğinde, tek veya çift taraflı doğal diş kaybında, az sayıda kalmış doğal dişlere destek olmak amacıyla veya tüm doğal dişlerini kaybetmiş hastalarda uygulanmaktadır. Herhangi bir nedenle doğal dişlerini kaybeden hastalar, tedavi sürecinin kısa olmasını ve bitiminde de yeni dişlerinin doğal dişleri en iyi şekilde taklit etmesini arzulamaktadır. Özellikle kemik kaybı çok olan alt çenelere, implantlardan destek alınmadan yapılan bir total protezin tutuculuğu zayıf olacaktır. Hastalar, ağızlarında sürekli hareket eden böyle bir protezden şikayetçi olmaktadırlar. Bu noktada diş doktorunun hastasına sunacağı en iyi çözüm ‘implant’tır. Tek diş kayıplarında implant uygulamasıyla ise hastanın boşluğa komşu sağlam doğal dişlerine dokunulmadan sabit bir protez uygulaması yapabilmektedir.
İmplant Uygulamalarında Var Olan Kemik Miktarı Önemli midir?
İmplant uygulaması için hastanın var olan kemik miktarı çok önemlidir. Kemik harabiyeti çok olan hastalarda ‘kemik ogmantasyonu’ olarak adlandırılan kemik ilavesi yapılarak kemiğin hacminin artırılması gerekir. Bu yönde farklı uygulamalar yapılmaktadır. Günümüzde, doğru endikasyon ve iyi eğitim almış hekimlerle çok başarılı sonuçlar alınmaktadır.
İmplant Tedavisi Ne Kadar Sürer?
İmplant uygulanacak hasta, öncelikle klinik ve radyografik olarak değerlendirilir. Bu değerlendirmeler sonucunda uygulanacak implantın tip, çap ve boyuna; protez tipine karar verilir. Bu doğrultuda farklı implant ve protez tiplerine bağlı olarak tedavi süresi bir gün ile altı ay arasında değişebilmektedir. Geleneksel implantlarda, operasyon sonrası alt çenede dört, üst çenede altı ay kadar implantların kemikle kaynaşması (osseointegrasyon) beklenmelidir. Bu dönem ‘iyileşme dönemi’ olarak adlandırılır ve hastanın dişsiz kalmaması için geçici bir protez yapılabilir. İyileşme dönemi tamamlandıktan sonra protez safhasına geçilir ve planlanmış sabit ya da hareketli protez hastaya takılır.
İmplant Operasyonu Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir?
Operasyon, lokal anesteziyle yapılmaktadır. Operasyon sonrası, ağrı kesicilerin bir-iki gün kullanılması ve buz tatbikiyle genellikle sorunsuz geçirilmektedir. Dikişler ise 7-10 gün sonra alınmaktadır. Bu dönemde hastalara sıvı ve yumuşak gıdalarla beslenmesi önerilir.
İmplant Kimlere Yapılamaz?
- Gebe ve lohusa kadınlara implant yapılmamalıdır.
- Sistemik rahatsızlığı ileri derecede olan kişiler ve hipertansiyon hastaları özel olarak değerlendirilmelidir.
- Şeker (diyabet) hastaları iyi değerlendirilmelidir. Ancak kontrol altında olan şeker hastalarına implant uygulanabilir.
- Sigara içen kişilerde implant başarısının azaldığı bilinmektedir.
- Gece diş gıcırdatma (bruksizm) alışkanlığı olanlarda bu rahatsızlık kontrol edildikten sonra implant uygulanmalıdır.
KONYA ÇENE EKLEMİ RAHATSIZLIKLARI
Temporomandibuler Eklem (Alt Çene Eklemi) Bozuklukları
Özet olarak tanımlarsak, temporomandibuler eklem (TME , Alt Çene Eklemi ) ve/veya çiğneme kaslarını tutan ağrı ve fonksiyon bozukluğu sendromudur. Çene eklemi bozuklukları, günümüzde yaygın bir kesimi etkisi altına almış durumdadır. Eklem yüzeyi ve disk arasındaki uyumun bozulmasından meydana gelmektedir.
Alt Çene Bozukluklarının Belirtileri Nelerdir?
- Ağız açma sırasında ağrı yaşamak
- Ağız açıp kapatırken gıcırdama, klik, tıkırtı sesi
- Ağız açma sırasında kısıtlı açabilme veya kilitlenme
- Boyunda ağrı veya sertlik
- Baş ağrısı (migren ağrısı ile karıştırılmamalıdır)
- Çiğneme sırasında ve yüzde hissedilen ağrı
- Dişleri birbiri üstüne kapatırken hissedilen ağrı
- Çiğneme sırasında çenede yorgunluk hissi
- Genellikle sabahları kalkınca çeneyi açmada güçlük ve ağrı yaşamak
- Esnemede zorluk yaşamak
- Kulak ağrıları ve kulaklarda çınlama, gürleme benzeri sesler, tıkanma ve basınç hissi
- Üst ve alt dişlerimizin birleşme şeklinde ani değişiklik
- Yüz kaslarındaki hiperplaziye bağlı olabilecek yüzde asimetri
- Ağız açma sırasında çenede deviasyon (kayma)
Alt Çene Eklemi Fonksiyon Bozukluklarının Nedenleri Nelerdir?
- Çene ya da eklem bölgesine gelen direkt travma (kaza ya da darbe sonucu)
- Tek taraflı çiğneme alışkanlığı
- Diş eksiklikleri
- Diş sıkma ve gıcırdatma
- Stres, depresyon vs.
- Fizyolojik olmayan diş kapanışı
- Eklemin gelişimsel defektleri( hipoplaziler vs.)
- Dejeneratif eklem rahatsızlıkları, osteoarthritis, artrozis
- Otoimmün hastalıklar, romatoid artrit, lupus
- Bilinmeyen faktörler
Muayene Yöntemleri
- Dişler ve kapanış sisteminin muayenesi
- Çiğneme kaslarının muayenesi
- Çene ekleminin muayenesi
***Öncelikle yapılması gereken en önemli şey hasta eğitimidir.
Teşhis Koyma
Çene eklemi bozukluklarında teşhis için muayene ile birlikte bazı yardımcı testler de kullanılabilir. Ayrıca geleneksel veya bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme de sıklıkla kullanılan görüntüleme yöntemleridir. Nadiren sintigrafi veya PET tetkikleri de gerekebilir.
Tedavisi
- Semptomların tedavisi.
- Altta yatan nedenin tedavisi.
- Hazırlayıcı faktörlerin ortadan kaldırılması.
- Patolojik etkilerin tedavisi.
Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
- Hasta eğitimi ve koruyucu tedavi
- Splint tedavisi
- İlaç tedavisi
- Egzersizler
- Fizik tedavi
- Manipülasyon
- Psikiyatrik destek
- Geç kalınmış vakalarda ileri tedaviler (Cerrahi vs.)
Tedavi Sürecinde
- Eklemler üzerindeki yükün azaltılması çok önemli olup hastanın stresten uzaklaştırılması gerekir.
- Sakız çiğnenmesi ve çeneyi yoracak sert gıdalar yenmesi yasaktır.
- Esnerken ve hapşırırken ağız aşırı açılmamalı, çene elle desteklenmelidir.
- Isırma hareketi kesinlikle yapılmamalı, besinler küçük parçalar halinde ağza alınmalıdır.
- Tek taraflı çiğneme yapılmamalı, besinler iki tarafta kullanılacak şekilde çiğnenmelidir.
- Ağrının çok olduğu durumlarda, doktora başvurma sürecine kadar; ağrı kesici, kas gevşetici ve antienflamatuar ilaçlara başvurulabilir.
Tedavi Süreci Sonunda
- Erken ve patolojik tüberkül temasları düzeltilir.
- Kapanış kontrol edilir, gerekiyorsa hasta ortodonti bölümüne sevk edilir.
- Diş eksiklikleri varsa protetik tedaviler yoluyla giderilir ve nötral bir kapanış sağlanır.
- Diş sıkma veya gıcırdatma devam ediyorsa, psikiyatri konsültasyonu istenir.
Bu tamamlayıcı tedaviler sonucunda, tedavi süreci tam başarıyla sonuçlandırılabilir. TME disfonksiyonlarının tedavisi öncelikle hasta uyumu olmak üzere, multidisipliner bir yaklaşımı gerekli kılar. TME uzmanının uygulayacağı tedaviyle birlikte, fizik tedavi uzmanı, psikiyatrist, nörolog konsültasyonunu da gerektirebilir.
KONYA AĞIZ KOKUSU TEDAVİSİ
Ağız kokusu (Halitosis) nedir?
Halitosis Latinceden halitus ve osis kelimelerinden türeyen ve ağızda oluşan, hem kişiyi hem de etrafındaki insanları rahatsız eden kokuya denir
Ağız Kokusunun Kaynağı Nedir?
Ağız kokusu genel olarak patolojik ve fizyolojik olmak üzere ikiye ayrılır.
Fizyolojik ağız kokusu
Bu tip ağız kokusunun nedenleri bazı gıdaların midedeki sindirim işlemi veya iyi temizlenmiş ağız boşluğu, düzgün olmayan diş hekimliği restorasyonları, çürük dişler, diş eti problemleri, sigara tüketimi gibi nedenlerdir. Sistematik olmadığından dolayı geçicidir ve diş fırçalama ile birlikte solüsyonlarla kontrol altına alınabilir. Durumun önlenmesi adına dil sırtını fırçalamak ve sürekli olmamak kaydıyla çinko içeriği olan ağız gargaralı kullanmak, sakız çiğnemek iyi bir çözümdür.
Patolojik ağız kokusu
Bu türde ağız kokusuna sahip olan kişiler kötü kokunun farkında değillerdir veya tolere edip katlanmaktadır. Ağız kokusunun %80-90’ı ağız içi sebeplerden olmakla beraber birçok ağız dışı sebepten de kaynak alabilir. Ağız içinden kaynaklanan ağız kokusu sebeplerine bir örnek vermek gerekirse,çürük ve iltihaplı dişler, dişeti hastalıkları, dil tabakası, yemek artıkları, ağız içi yaralar, kirli takma dişler, tükürük miktarındaki azalma bunlardan birkaçıdır. Tükürük bezinin fonksiyonlarındaki bozukluklar da ağız kokusuna neden olabildiği gibi, antidepresan, antipsikotik ve narkotik ilaçları da tükürük azlığına neden olabilmektedir.Patolojik halitozislerin %80-90’i ağız, %10-20’si ağız dışı kaynaklıdır.
Halitosis ölçümü nedir?
Halitosis ölçümü ; halitometre denilen halitosis ölçüm cihazı ile gerçekleştirilir. Ağız kokusunun planlanmasında ve tedavi sonrasında başarı sağlanıp sağlanmadığının belirlenmesinde yardımcı olmaktadır. Hastanemizde de halitosis ölçüm cihazı ile kişiye özel ölçümler yapılarak ağız kokusunun varlığı ve şiddeti tespit edilir.
Halitosis ölçümü öncesi dikkat edilmesi gereken unsurlar;
*En az 8 saat öncesi yemek yenmesi
*En az 3 saat öncesi su içmiş olması
*En az 2 gün önceden koku veren yiyecek ve içeceklerden uzak durması
*Spray yada ağız gargarası ürünler kullanmaması
*En az 1 gün önceden kolonya,parfüm gibi kokular kullanmaması
*Antibiyotik kullanıyor ise 3 gün önceden kesmesi
Hastanemizde ölçüm yapılacak olan hastalarımıza ;ilk olarak panaromik film çekilir, anamnezi alınırak, ağız kokusu( Halitosis ) ölçümü yapılır. Çıkan sonuçlar ile beraber detaylı muayene ile ağız kokusunun kaynağı araştılır. Hastanın ağız ve diş sağlığı kaynaklı sorunları gidermek amacı ile aynı gün gerekli tüm tedaviler başlatılır. Tedavi bitimden 15 gün sonra hastaya kontrol randevusu verilerek ağız kokusu kontrol ölçümü yapılır. Kaynağı ağız dışında olan kokuları bertaraf etmek için hasta ilgili branşa yönlendirilir.
KONYA DİŞ ETİ HASTALIKLARI
Periodontoloji Nedir?
dişleri çevreleyen dokular diğer adıyla diş etlerinde ve diş köklerini saran kemiklerde meydana gelen hastalıkları ve bu hastalıkların tedavisi ile birebir ilgilenen ana bilim dalıdır.
Periodontitis hastalığı; dişin ağızda durmasını sağlayan, yumuşak dokuları ve esas desteği veren kemiği harap eden önemli bir dişeti hastalığıdır.Dişeti altında bakterilerin birikebildiği dişeti cebi denilen bir derinlik oluşur. Periodontitis, tedavi edilmediği takdirde öncelikle diş kaybına neden olabilir veya dolaylı etki ile kalp krizi, inme benzeri ciddi sağlık problemi yaşama riskini arttırır. Periodontitis sıkça görülen ve çoğunlukla oluşumu engellenebilen bir hastalıktır. Yetersiz ağız bakımı sonucunda gingivitisin ilerlemesi sonucunda gelişir. Her gün düzenli yapılan fırçalama ve diş ipi kullanımı, hekimin uyguladığı periodik diş temizlikleri periodontitis’in oluşumunu büyük oranda engeller.
Hasta şikayetleri ve hastalığın belirtileri:
• Şişkin dişetleri
• Parlak kırmızı veya morumsu dişetleri
• Dokununca kanayan hassas dişetleri
• Dişeti çekilmesi ve buna bağlı daha uzun görünen dişler
• Dişler arası mesafenin açılması
• Dişlerin arasından ve dişeti altından çıkan irin
• Kötü ağız kokusu
• Ağızda kötü tat hissi
• Sallanan dişler
• Çiğneme esnasında dişlerinizin birbiri ile uyumsuzluk hissi
Bu belirtiler hastadan hastaya değişiklik göstermektedir.
Hekime Ne Zaman Gitmeli?
Sağlıklı dişetleri sıkı kıvamda ve açık pembedir. Eğer dişetleriniz kof bir şişkinliği varsa, koyu kırmızı ve kolay kanıyorsa veya periodontitisin diğer semptomlarını gösteriyorsa diş hekimine hemen başvurun. Ne kadar çabuk hekiminizden tedavi talep ederseniz periodontitisin harap edici sonuçlarından o kadar az etkilenmiş ve genel sağlığınızı korumuş olursunuz. Periodontitisin farklı tipleri olmakla birlikte en sık görüleni 35 yaş üstü bireyleri etkileyen kronik periodontitisdir. Periodontitisin çocuk ve genç, erişkin bireyleri etkileyen tipi ise agresif periodontitis diye ifade edilmektedir.
Komplikasyonlar:
Dişeti hastalıklarının bazı komplikasyonları kötü bir sürpriz olarak karşımıza çıkabilir. Araştırmalar periodontitisten sorumlu olan bakterilerin kan dolaşımına katılarak vücudun farklı bölgelerini etkilediklerini göstermiştir. Örneğin, bakteriler kalp damarlarına ulaşarak o bölgede damar daralmasına neden olabilecek yangı sürecini tetikleyebilirler. Bu da kalp krizi ile sonuçlanan sürecin başlaması anlamına gelir.
Periodontitisin oluşturduğu veya eşlik ettiği komplikasyonlar:
• Ağız kokusu
• Diş kaybı
• Koroner arter hastalığı
• İnme
• Düşük kilolu doğum
• Kontolsuz diabet
• Solunum problemleri
Flap Operasyonu (Cep Eliminasyonu Cerrahisi)
Bu işlem dişeti cebi dediğimiz hastalığın odağını ortadan kaldırmak (cebi sığlaştırmak) ve beraberinde kaybedilen kemik dokusunu kazanmak için gerçekleştirilir. Dişeti kenarından uzun bir tırnağı keser gibi, bir miktar kesim yapılarak dişeti çıkarılır. Dişeti aralanarak altında karşımıza çıkan iltihap dokusu temizlenir, rahatlıkla görerek kök yüzeyi temizlenir ve düzleştirilir. Kemik şeklen düzeltilebilir ve mümkünse kemik arttırma işlemleri uygulanır. Dişeti anotomik şekli verilerek geri yerine dikilir. Bu işlem bir seferde genellikle bir çenenin yarısında yapılır. Eğer tüm ağızın böyle bir tedaviye ihtiyacı varsa haftada bir olmak kaydı ile toplam 4 seansta tedavi sonlanır. Bir bölgenin operasyonu yaklaşık 45dk – 1 saat sürmektedir.
Yumuşak Doku Greftleri:
Periodontitis sonucu veya bazı anatomik sebeplere bağlı dişeti çekilebilir ve bazen bu, o bölgeye dişeti nakli yapılmasını mecbur kılabilir. Detaylara girmeden anlatılacak olursak dişeti nakli, damağınızdan ince bir dişeti parçasının alınması ve dişeti eksik bölgeye dikilmesi şeklinde gerçekleşir. Bu işlem, hem estetik görünümü olumlu etkiler, hem açıkta kalan kök yüzeyini örter ve kökü dış etkenlerden (çürükten) korur hem de o bölgenin temizliğinin rahat yapılmasını sağlayarak dolaylı olarak bölgenin uzun vadede sağlığına katkı sağlar. Periodontitisin ileri dönemlerinde diş kökünün etrafını saran kemiğin erimesi de artacaktır. Erimenin şekline bağlı olarak bu kaybedilen kemiğin bazen tamamını bazen de bir kısmını kazanmak için yaklaşık 0.5 – 1 mm arası büyüklüklerde kemik grefti kemik kaybı bölgesine uygulanır. Bu greftler sentetik ve organik olabilir. Uygulanan kemik grefti sonuç itibarı ile dişin ağızda kalabilmesini hedefler. Konulan kemik grefti hastanın kendi kemiğinin yapılması için uygun ortamı oluşturur ve gerekli teşviki yapar.
KONYA PROTEZLER
Sabit Protez Nedir?
Sabit protez, eksik veya aşırı derecede madde kaybı görülen dişlerin rengi ve dokusuna benzer malzemeler kullanılarak yerine konması işlemidir.
Birkaç Diş Eksikliğinde Tedavi Seçeneği Nedir?
Bir veya birkaç diş eksikliğinde implant ve köprü tedavisi alternatifleri vardır.
-Köprü: Bir veya birkaç dişin eksikliğinde estetik, telaffuz ve fonksiyon kaybını karşılamak amacı ile komşu dayanak dişlerden destek alınarak eksik dişlerin kapatılması amacıyla uygulanır. Vakanın durumuna göre materyaller ve köprü tipleri arasında seçim yapılır.
-İmplant-üstü Kuron ve Köprüler: Bir, birkaç veya tüm diş eksikliklerinde cerrahlar tarafından yapılan çene kemiğine kök formundaki titanyum vidalar kemikle bütünleştikten sonra (yaklaşık 2-6 ay) uygulanan sabit (yapıştırma) protezlerdir.
Sabit Protezlerin Yapılmasının Aşamaları Nelerdir?
Sabit protezlerin son halini alması en az 4 seanslık bir tedaviyi içerir.
- Preparasyon ve Ölçü: Restorasyon yapılacak diş ya da dişler, uygulanacak restorasyon miktarı kadar küçültülüp laboratuvar modeli ve işlemleri için bütün ağzın hassas ölçüsü alınır. Renk tespiti hasta ve hekimin ortak kararıyla belirlenir.
- Alt Yapı Provası: Model üzerinde hazırlanan zirkonyum veya metal alt yapının ağız ortamında provası yapılır.
- Porselen Prova: Restorasyon bitiminden önceki aşamadır. Laboratuvarda hazırlanan porselenin komşu, karşı dişler ve çevre dokularla ilişkisi kontrol edilir. Estetik ve renk olarak uyumu kontrol edilir. Son onayın arHastanın son onayı alınır. Cila yapılmak üzere laboratuvara gönderilir.
- Cila ve Simantasyon: Laboratuvarda cilası yapılan restorasyon son kez ağızda denenir, herhangi bir problem yoksa, hastanın onayı alındıktan sonra restorasyon diş üzerine sabitlenir, yapıştırıcılar sertleştikten sonra artıklar temizlenir.
- Hasta Bilgilendirme: Tüm ağız hijyeni ve bakımı restorasyonun ömrün üzerinde direkt etkilidir. Özel olarak restorasyonlar (köprüler) için gerekli yöntemler varsa hasta bilgilendirilir. Rutin kontrolleri için randevu alınır.
Hareketli Protez Nedir?
Hareketli protez, hasta tarafından takılıp çıkarılabilen ve eksik dişlerin yerini alan apareylerdir. Total protez, parsiyel protez, immediat protez ve diş üstü protezler olmak üzere çeşitli tipleri mevcuttur.
- Total Protezler: Ağzınızda hiç doğal diş kalmadığı durumlarda, alt ve üst çenede kalan kemik dokusu üzerinden destek alan, akrilikten üretilen, halk arasında ‘takma diş’ olarak da adlandırılan protezlerdir. İmplant yapılamadığı özel durumlarda uygulama alanı bulmaktadır. Total protezlerde porselen diş kullanmak genellikle sağlıklı bir yaklaşım değildir. Bu sebeple bu protezlerde plastik diş kullanılır; ancak bu dişlerde zamanla renkleşmeler görülebilir.
- Parsiyel Protezler: Doğal dişlerin bir kısmının var; bir kısmının ise çekilmiş olduğu durumlarda yapılan takılıp çıkarılabilir protezlere ‘parsiyel protez’ denir. Parsiyel protezler ya akrilikten ya da tek parça dökümden yapılır. Bu tip protezler, ana dişlere bağlanan kroşe tellerle tutuculuk sağlarlar. Bu tel görünümünün estetik olmadığını düşünen hastalara hassas bağlantılı estetik protezler de yapılabilir.
- İmmediat Protezler: Tüm ana dişlerin çekilmesi gereken durumlarda, hasta dişsiz kalmak istemezse ‘immediat protez’ adı verilen doğal dişler çekilir çekilmez hemen takılan protezler yapılabilir. İyileşme tamamlanıp dokular bu protezlerle uyumsuz hale geldiğinde ise hastanın daimi protezleri yapılmaya başlanır.
- Diş Üstü Protezler: Ağızda var olan birkaç doğal diş veya kök üzerine, diş hekiminin bazı özel hazırlıkları takiben yapacağı protezlere ‘diş üstü protezler’ denir. Protezin oturduğu doğal diş veya kökler, proteze tutuculuk ve stabilite sağlamaktadır.
Protezlerime alışabilecek miyim?
Protezlere alışmak biraz zaman ister ve çok iyi yapılmış protezlerde bile bu durum kişiden kişiye değişir. Yeni protez, ağızda yabancı ve büyük olacaktır. Dudak ve yanaklarda doluluk hissi duyulacaktır. Alt protez daha çok hareket edip yerinden çıkabileceği için alt proteze alışmak üst proteze alışmaktan daha zordur. İlk günlerde salgı bezlerinin uyarılması sonucu tükürük miktarı artar. Bu durum zamanla geçecektir.
Protezler neden vurur?
Protezlerin yumuşak dokular üzerinde oturması; hareket etmesi sonucu, yapımına ne kadar özen gösterilmiş olursa olsun, bazı yerlerinde vuruklar olabilir. Hasta, kontrollerini aksatmamalı ve protez düzeltilmelidir. Vurukların hasta tarafından alınması çok yanlıştır. Hasta, vuran yerlerin düzeltilmesi için hekime gelmeden önce protezlerini en az 9 saat kullanmış olmalıdır. Ancak bu süre, problemli yerlerin görülebilmesini sağlar.
Protezlerimle normal yemek yiyebilecek miyim?
Bu süreçte hastaların sağ veya sol, hangi taraf daha rahatsa o taraf ile dudaklarını açmadan ve küçük lokmalar alarak yavaş yavaş çiğnemeleri önerilir. Protezlerin takıldığı ilk günlerde yumuşak yiyecekler yenmeli ve ön dişlerle kesinlikle ısırılmamalıdır. Bu durum protezlerin arka kısımlarının dokulardan uzaklaşmasına sebep olur. Dil, dudak ve yanakların protezin kontrolünde etkisi büyüktür. Eskiden protez kullanmış bir hastanın yeni bir hastaya göre alışması daha kolaydır. Hasta çok uzun süre dişsiz kalmışsa, dişsiz halde protezli olduğundan daha rahat yemek yiyebilir. Ancak bu sağlıklı değildir. Protezlerine alıştıktan sonra, protezli halde çok daha rahat yiyebilecektir. Total protezlerle normal olarak yemek yiyebilmek en azından 4-6 hafta sürer. Hastaların bu süreyi hekimlerinin önerilerini dikkate alarak geçirmeleri, en önemlisi de protezlerini kullanacaklarına dair ‘kararlı’ olmaları gerekir. Hemen pes edip protezi çıkarmamalıdırlar. Bu durum özellikle eski protezleri olan hastalar için söz konusudur. Çünkü en ufak bir vurukta hemen yenilerini çıkartıp eski protezlerini takarlarsa, yeni protezlerine alışmaları çok uzun sürebilir.
Protezlerimle normal konuşabilecek miyim?
Protezler, ağız ortamında az da olsa bazı seslerin telaffuzunda zorluklar gibi değişikliklere neden olabilir. Bu durumda yüksek sesle ve ayna karşısında okuma çalışması yapılmalı ve doğru söylenemeyen kelimeler tekrar edilerek normal hale getirilmeye çalışılmalıdır.
Protezlerimi 24 saat devamlı mı kullanacağım?
Hastaların protezlerine bir an önce alışabilmeleri için ilk günlerde devamlı kullanılmaları gerekir. Fakat alıştıktan sonra protezler geceleri takılmamalı, dokular dinlendirilmeli; kurumasını ve muhtemel boyutsal değişikliklerin olmasını engellemek için çıkarıldığında suda bırakılmalıdır. Bu durum dokuların sağlığı açısından çok önemlidir. Yanağın yastığa dayanması ve geceleyin nöromusküler kontrol mekanizmasının zayıflaması sonucu protezlerin ağızdan çıkabilmesine yol açabilir.
Protez yapıştırıcılarını kullanmalı mıyım?
Protez yapıştırıcılarının devamlı kullanılması, istenen bir şey değildir. Fakat gerektiğinde kısa süreli olmak üzere kullanılmasında bir sakınca yoktur. İhtiyaç olduğunda bu yapıştırıcıların nasıl kullanılacağı hekiminiz tarafından size açıklanacaktır.
Protezlerimi hayat boyunca kullanabilecek miyim?
Protezlerin hayat boyu kullanılması söz konusu değildir. Normal koşullarda beş yılda bir bazı işlemler uygulanması gerekir diye söylense de; şüphesiz bu süre, hastaya göre değişkenlik gösterir. Protezlerin hayat boyu kullanılamamasının nedeni, canlı dokulardaki değişikliklerdir. Yıllar içinde protezlerin dokularla olan uyumu bozulur. Protezler bollaşır, düşmeye başlar, yemek yemek zorlaşır. Bunun protezlerle ilgisi yoktur. Tamamen canlı dokulardaki değişiklikler sonucudur. Bu durumda protezlerin içinin doldurulması, uyumu bozulan kaide maddesinin tümden değiştirilmesi ya da yeni bir protez yapılması gerekir. Bu konudaki kararı diş hekimi verecektir.
Protezlerimin yapılması ne kadar sürecek?
Hareketli protezlerin yapımı ölçü alınmasından itibaren normalde beş seans sürer. Ancak gerekli hallerde seans sayısı artabilir. Protez takıldıktan sonra da ağza alıştırılması için hastaların birkaç seans daha gelmesi gerekebilir. Bu durumda bir hareketli protezin tamamen bitmesi ve hastanın protezini kullanabilir hale gelmesi genel olarak 1-1,5 ay sürebilir. Bu konuda hastalarımız yapım ve alışma için belirli bir süre gerektiğini bilmelidirler.
Protezlerime alıştıktan sonra diş hekimime gitmem gerekir mi?
Total protez kullanan hastalar, doğal dişleri olan insanlar gibi ?altı ayda bir? kontrol edilmelidir. Çeşitli faktörlere bağlı olarak protez altındaki dokular değişebilir. Zamanla protez dokulara uyumunu kaybeder ve hasta bu durumu fark edinceye kadar dokularda zararlara sebep olabilir. Protezle ilgili veya ilgisiz ağızda çeşitli lezyonlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle total protez kullanan hastalar yılda en az iki kere hekim tarafından dikkatle muayene edilmelidir.
Klasik hareketli protezlerin alternatifi var mıdır?
Klasik hareketli protezlerin en çağdaş alternatifi implant-destekli protezlerdir. Bu durum özellikle alt total protezler için söz konusudur. İmplant işlemi ile protezlerin gerek tutuculuğu gerekse stabilitesi artar. Maliyet açısından daha yüksek olan bu protezlerin uygulanabilmesi için lokal ve sistemik tüm koşulların uygun olması gerekir. Protetik diş tedavisi doktoru sizi muayene ettikten sonra gerekli bilgilendirmeyi yapacaktır.
Buna ek protez temizliğinide ekleyelim
Hareketli Protezlerin Temizlenmesi
Eğer hareketli proteziniz varsa, onların temiz tutulması oldukça önem taşımaktadır. Protezlerin temizlenmesi, doğal dişlerin temizlenmesinden daha kolaydır.
Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Protezin kırılmaması için su dolu bir kap içinde yıkayın, böylece düşürürseniz kırılma olasılığı ortadan kalkmış olur.
- Orta sertlikte bir fırça ile her gün fırçalayın.
- Diş macunu veya sabun kullanabilirsiniz ama ağzınıza uygulamadan önce iyice durulanması gerekmektedir.
- Gece yatarken mutlaka protezleri ağızdan çıkarıp, su dolu bir kaba koyarak ağız içerisindeki dokuların tükürükle temas etmesini ve havalanmasını sağlanmalıdır.
KONYA ESTETİK DİŞ HEKİMLİĞİ
Gülüş Tasarımı Nedir?
Gülüş Tasarımı, estetik diş hekimliği uygulamaları, bir gülüşün güzelliğini bozan ağız ve diş yapısındaki her tür unsuru düzeltmek için yaptığımız tüm tedavileri kapsar. Gülüş tasarımı estetik diş hekimlerinin sıklıkla gerçekleştirmiş olduğu ve akla gelen uygulamalar arasında yer alır. Ağız ve diş sağlığı denince genelde diş kaybı, ağız kokusu, diş ağrıları gibi konulara açıklık getirmek gelir.
Günümüz şartlarında bu problemlerin her geçen gün arttığını ve bunun için tedavi yöntemlerine başvurulduğu bilinir. Çürük diş problemi ise, çoğu kişinin başına gelen rahatsızlıklar arasında yer alır.
Pek çok ünlünün yaptırdığı ve gündemde olan gülüş estiği uygulamasının kişiye zarar verme durumu yoktur. Burada hastanın sağlığı ve özgüvenini arttırabilmek için yapılan tedavidir. Bazı kişiler bu uygulamada daha çok estetik anlayışını iyi dereceye getirmek için yapabilir.
Çok fazla yöntemin olmasıyla birlikte güzel gülüşlere sahip olmanın yolları mevcuttur. Yüz anatomisine uygun olan gülüş tasarımı birden fazla işlemin bir araya gelmesini sağlayan uygulamadır.
Gülüş Tasarımı Süreci
Hekiminiz öncesinde sizi muayene ederek gülüş tasarımı ile beraber yapılacak olan işlemleri belirler. Gülüş tasarımı yapılacak işlemlere bağlı olarak uzun bir sürece yayılabileceği gibi, daha kısa sürede tamamlanabilir. İlk aşama hastanın ağız yapısı ve diş sağlığı hakkında bilgilendirilmesi aşamasıdır. Kapanış problemleri veya diş eti problemlerinin ileride neden olacağı sorunlar göz önünde bulundurularak doğru bir planlama ile hem istenilen estetik görüntü, hem de iyileşme amaçlı bir tedavi planı hazırlanır. Hastanın problemi sadece diş ve diş etleri ise, sonuçların alınması için birkaç haftada yeterlidir. Ortodonti alanında bir tedavi veya operasyona ihtiyaç duyulması durumunda, işlemlerin tamamlanması 6 aydan daha fazla sürebilir.
Porselen Lamina
Porselen lamine, diş hekimliğinde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Diş aralıkları fazla olan, renk bozukluğu rahatsız edici seviyeye ulaşan, kırılan, şekil bozukluğu olan dişlere kolaylıkla uygulanan diş restorasyonu denilebilir. İnce tabaka şeklinde hazırlanan porselen yapraklar diş etine uyumlu şekilde yüzeye yapıştırılır. Duruma göre büyük ve öne doğru çıkmış olan diş yapısında ince bir tabaka törpüleme işlemi uygulanabilir. Ağrısız sancısız estetik gülüşe sahip olmak isteyenler bu yöntemden oldukça memnun kalıyor.
Porselen Lamina Uygulaması
Dişlerin arasındaki boşlukların kapatılması, diş boylarının uzatılması ve yeniden şekil verilmesi gerekiyorsa,
Diş rengini beğenmeyen, antibiyotik nedeni ile renklenmiş dişleri olan ve kalıcı beyazlık isteyen hastalarda,
Hafif çapraşık dişlerin düzeltilmesinde porselen kaplamalara alternatif olarak kullanılabilir.
Zirkonyum Diş Kaplama
Bu sistemde alt yapı olarak metal yerine beyaz bir renk olan zirkonyum alaşım kullanılır. Sistemin en büyük avantajı, ulaştığı çok yüksek dayanıklıkla, arka bölgedeki köprülerde tam estetik bir görünüm sağlamaktır.
Bu tip porselen kaplamalarda alt yapıda bulunan zirkonyum metal kadar yüksek bir dirence sahiptir. Zirkonyum akıllı seramikleri vücudumuzla mükemmel biyo uyum ve doğal görünüm sağlarlar.
Herhangi bir nedenle diş kaybı meydana geldiğinde komşu dişlerde bu boşluğa doğru hareket başlar. Bunun sonucunda yandaki dişlerde diş eti problemleri, bu boşluğa devrilmeye bağlı kemik kayıpları, estetikte bozulma ve çiğneme kuvvetlerinde değişiklikler meydana gelir. Eğer uzun süre bu boşluk implant yada köprü ile restore edilmezse bu komşu dişlerde de kayıplar olabilir.
Zirkonyum kaplama uygulaması
Zirkon porselen, mekanik ve kimyasal olarak dişe tutturulur. Bu yüzden metal desteklilere göre tutuculukları çok daha yüksektir. Alt yapısında metal olmadığı için kuron-diş eti hizasında koyu renk bir çizgi olmaz. Daha estetik bir görüntü sağlanır. Diş eti çekildiğinde, zirkon porselenler estetik görünümlerini korurken, metal porselenler diş-diş eti birleşiminde kötü bir görüntü oluştururlar.
Alt yapıdada kullanılan bazı metallere karşı oluşabilecek allerji riski porselenlerde yoktur. Zirkon porselenler ısıyı iletmezler. Metal desteklilerde olduğu gibi ısı hassasiyeti oluşmaz. Dezavantajı ise maliyetidir. Metal desteklilere göre maliyeti daha yüksektir. Ayrıca çok uzun diş eksiklikleri, alın üst çene ilişkisi çok bozuk olan durumlar, dış gıcırdatmaya ve diş sıkma alışkanlığı sağlayabilir.
Porselen Diş Kaplama
Çeşitli sebeplerle aşırı madde kaybına uğramış dişlerin korunması için dişlerin üzerlerinin diş şeklindeki materyaller ile kaplanması işlemidir. Bu işlem dişe zarar vermez, aksine dişin ömrünü uzatır.
Porselen kaplama uygulaması
Bir veya birden fazla diş eksikliğinde komşu dişler ile desteklenen özel kaplamalarla aradaki boşlukların doldurulması için yapılırlar.
Bir köprünün uygulanmasında, eksik dişin oluşturmuş olduğu boşluğun iki yanındaki dişler (doğal dişler ya da implantlar) kuronlarla kaplanır ve boşluğu kapatacak olan yapay diş de bu kuronlar arasında yer alır.
Lamine Diş Kaplama
Gülüş tasarımı: (Laminey, Lamine ya da lamina olarak da bilinir.) Görünüşünüzü olumsuz yönde etkileyen bir çok diş bozuklukları için kozmetik çözümdür. Laminat kaplamalarda temel olarak estetik sorunları olan ön dişlerde, porselenden hazırlanan tabakanın dişlerin ön yüzlerine yapıştırılmasıyla bu sorunların giderilmesini amaçlayan bir tedavi şeklidir. Çoğu durumda sağlam yapıları ve bozulmayan renkleriyle dişlere doğal bir güzellikle birlikte, doğal bir işlev kazandırmak için yeterlidirler. Porselenden imal edilen bu kaplamalar ince, yarı geçirgen bir tabakadır. Mevcut bir diş üzerine uyum ve hassasiyetle hazırlanıp yerleştirilirler. Dişin ön yüzü ile kaplamanın iç yüzü özel bir rezinle (yapıştırıcı bir ara madde) yapıştırılır. İşlem bittiğinde bunların kaynaşması beklenir.
Hangi durumlarda lamine kaplama uygulanır?
Gülüş tasarımı uygulamalarından biri olan Lamine dişler temel olarak, renk değişikliklerinin giderilmesi ve belli bir dereceye kadar şekil düzeltilmesi amacıyla yapılabilirler. Başlıca uygulama alanları şu şekilde özetlenebilir:
Renklenmelerde, bleaching (diş beyazlatma) gibi metotlarla sonuç alınmayan ileri derecedeki antibiyotik, flor vb. lekelerinde kalıtsal yapı ve renk bozukluklarında,
Ayrık dişleri bitiştirmede (diastema kapama),
Kırık veya aşınmış dişlerin restorasyonunda
Rengi ve yapısı bozulmuş eski dolguların düzeltilmesinde
Çapraşık ve eğri dişlerin düzeltilmesinde (ortodontik tedavi alternatifi olarak) bir alternatif olabilir.
Lamine tedavisinden kimler yararlanamaz?
Çene bozuklukları, tırnak yeme, kalem ısırma gibi kötü alışkanlıklar ileri derecede dişeti tahribatlarının mevcut olduğu durumlarda uygulanmaz.
Lamine kaplama uygulaması
Öncelikle dişiniz işleme hazırlanır, üzerindeki artıklar temizlenir. Ardından dişinizin tam bir kopyasını elde etmek için ölçü alınır. Porselen malzemeden dişinize yapıştırılacak olan tabaka hazırlanır. Son olarak da, adeziv sistemlerde (bonding) olduğu gibi, laminatlar da mevcut dişin yüzeyine rezinle (yapıştırıcı bir ara madde) kaynaştırılır.
Lamineler uzun ömürlü müdür? Dayanıklı mıdır?
Laminatlar iyi bir ağız bakımıyla yıllarca sorunsuz olarak kullanılabilirler. Çünkü diğer adeziv sistemlerden (bonding) daha üstün özelliklere sahip porselenden imal edilmişlerdir. Lekelenme ve aşınmaya karşı daha dirençlidirler. Ömürlerini uzatmak için ağız bakımına dikkat etmek gerekir. Ayrıca, çok sert gıdaları ısırmaktan, tırnak yemek gibi kötü alışkanlıklardan kaçınmak gerekir.
Lamine kaplaması avantajları
- Küçük bir müdahale ile sağlıklı ve doğal bir görünüş elde edilir,
- Dişinizde sadece, tırnak genişliğinde bir yuva açılması (ki bu da her zaman gerekmeyebilir) yeterlidir,
- Sağlam, renkleri bozulmayan ve dayanıklı malzemelerden üretilirler.
- Dişlerinizin doğal yapısı bozulmadan istediğiniz estetik özelliklere sahip olması sadece lamineyt veneer ile mümkündür. Diş üzerinde ya hiç bir değişiklik yapılmaz ya da az bir düzeltme ile sonucun daha düzgün olması sağlanabilir. Zaten diş üzerinden kaldırılan miktar 0,3-0,7 mmile sınırlı oluyor. Böylece hiç bir dişin kesilmesine (küçültülmesine) gerek kalmıyor.
- Tedavinin laboratuvar aşaması sadece 3-4 gündür. Ancak dudaklarınızın yeni görünümünüze uyum sağlaması 3-4 haftayı bulabiliyor. bu uyum süresince bazı dudak egzersizleri ve okuma tavsiye ediyoruz. bu süre sonunda yüzünüzle tamamen bütünleşmiş ve yapay olduğu kesinlikle farkedilmeyen yeni dişlerinizi kullanabilirsiniz.
- Porselen yüzeyleri son derece pürüzsüz olacağı için sigara ve benzeri sebeplerden kaynaklanan lekelenmeleri ve diş taşı oluşumlarını minimuma indirir.
- Kahve, çay, sigara gibi dış etkenlerle renk değiştirmez.
- Materyal olarak oldukça kırılgandır. Fakat, mineye tam olarak yapıştırıldığında, germe ve çekme kuvvetlerine karşı direnci çok yükselir. Sözgelimi, yapışmış bir veneer’ı dişten bütün olarak sökmek mümkün değildir. Ancak elmas frezlerle diş yüzeyinden aşındırarak uzaklaştırılabilir.
- Aşınmaya karşı direnci yüksektir.
Diş Beyazlatma (Bleaching)
Diş Beyazlatma: Dişler yıllar içerisinde yiyecekler, içecekler (kahve, şarap ve çay) ve sigara tüketimi nedeniyle beyazlıklarını kaybedebilirler. Bu durumu düzeltmek için diş beyazlatma (bleaching) işlemi yapılabilir. Diş beyazlatma işlemi porselen kaplamalarla karşılaştırıldığında kolay, güvenilir, ekonomik ve dişler aşındırılmadığı için daha koruyucu bir işlemdir.
Dişlerdeki Lekelenme ve Renk Değişimi
Diş rengi, göz rengi ve saç rengi gibi kişiye özgüdür. Dişin içerdiği elementlerin birbirine göre oranı dişin rengini belirler. Mine yüzeyi porlu (gözle görülemeyen küçük delikli) bir yapıya sahiptir. Bu nedenle dişin doğal rengi zaman içerisinde dış etkenlerden etkilenerek değişebilir.
Tedavi nasıl uygulanır?
Seçilebilecek iki tip tedavi yöntemi vardır. Bunlardan ilki dişhekiminizin muayenehanesinde daha hızlı sonuç alınan yöntemdir (Office bleaching), diğeri de eviniz de kendinizin uygulayacağı yöntemdir (Home bleaching).
KONYA KANAL TEDAVİSİ
Endodonti Nedir? (Kanal Tedavisi)
Endodonti, özellikle kök kanalı tedavilerinin gerçekleştirildiği ana bilim dalıdır. Günümüzde kanal tedavisi, canlı dişlerde tek seansta, canlılığını yitirmiş dişlerde ise genellikle iki seansta yapılmaktadır.
Diş Anatomisi Hakkında
Dişin ağızda görünen kısmına kuron, ağızda görünmeyen, kemik içinde kalan kısmına da kök adı verilir. Dişimiz birkaç tabakadan oluşur. Kuron kısmının en dışında yani ağzımızda görülen kısım mine adını alır. Dişimizin diş eti altında kalan ve kemik ile çevrelenen kök kısmının üzerini sement tabakası örter. Diş mine ve sement tabakalarının altında da dentin tabakası vardır. Dentinin özelliği, dişin en büyük tabakasıdır ve mine tabakasının aksine sinir uçlarını barındırır. Bu özelliği ile ağrı mekanizmasında rol oynamaktadır.
Dentin tabakasının altında diş pulpası vardır. Bu kısımda dişin damar ve sinirleri bulunur. Pulpa dişin sürmesi ve gelişmesi sırasında önemli bir rol oynar. Ayrıca diş sürdükten sonra da ağrı mekanizması ile dişimizin karşılaştığı sorunları bize iletir.
Pulpa Nasıl İltihaplanır?
Her insanın ağız boşluğunda bakteriler vardır. Bakteriler aldığımız birçok gıdayla birleşerek ağzımızda asitlerin oluşmasını sağlarlar. Bu oluşan asitleri ağzımızdan uzaklaştıramazsak, bu maddeler mineye zarar verirler ve mine tabakasında çürük oluşmasına neden olurlar. Minede oluşan çürükler tedavi edilmezlerse, mine tabakasının altındaki, dentin tabakasına geçerler. Dentin tabakası ağrı yoluyla bizi uyarmasına karşın oluşan çürük yine tedavi edilmezse bu kez mikroorganizmalar pulpaya doğru hareketlenirler. Bu sırada pulpa kendini korumak için çeşitli yolları devreye sokar. Bu yollardan biri de ağrı yoluyla bizi uyarmaktır ama yine dişimizi tedavi ettirmezsek bir müddet sonra mikroorganizmalar pulpa içindeki damar ve sinirleri harap ederek iltihabın oluşmasını sağlarlar.
Pulpa da iltihabın oluşmasının bir başka yolu da travmalardır. Dişe gelen bir darbe, kök ucundan dişin köküne giren damar ve sinirlerin kopmasına, böylece dişin canlılığını yitirmesine neden olabilirler. Bu durumu herhangi bir yolla mikroorganizmaların eklenmesi pulpanın iltihabına neden olur. Pulpanın enfekte olmasının bir başka yolu da, diş çevresinde uzun süreli periodontal (diş eti ve çevresi) hastalığın bulunmasıdır.
Bir Dişin Enfekte Olduğu Nasıl Anlaşılır?
Soğuk ve sıcak gıda tüketim sırasında oluşan diş ağrısı ve hissedilen diş hassasiyeti bir iltihap başlangıcı habercisi olabilir. Bu iltihap belirtilerine dişlerde meydana gelen aşırı renk değişimleri de dahil edilebilir. Bunların dışında çürüğün pulpaya kadar ulaştığı ama tedavi edilmeyen dişlerde enfeksiyon kök ucundan çene kemiğine çıkar ve yüzde küçük, büyük şişlere neden olabilir. Bu durumda enfeksiyonla mücadele, diş hekimin yaptığı işlemlerin yanı sıra antibiyotik kullanımı da uygulanabilir. Genel kanı, yüzde şişlik oluşturan dişin şiş indikten sonra çekilmesi gerektiğidir, ancak bu çok eski bir düşüncedir. Bu noktada enfeksiyonlara neden olan dişler bile kanal tedavisi yapılarak ağızda tutulabilir ve bu diş sağlıklı diş gibi size yıllarca hizmet edebilir.
Kanal Tedavisi Aşamaları Nelerdir?
- Radyografi alınarak sorunlu dişin belirlenmesi.
- Diş canlıysa lokal anestezi yapılarak, diş ve çevre dokulardaki duyarlığın yok edilmesi.
- Dişin mine ve dentin tabakalarındaki çürüklerin temizlenerek, pulpaya ulaşılacak boşluğun oluşturulması.
- Elektronik aletler kullanılarak çalışma uzunluğunun saptanması ve radyografiyle teyit edilmesi.
- Döner alet sistemleri kullanılarak, kök kanalı içindeki enfekte dentin tabakalarının ve mikroorganizmaların yok edilmesi ve uzaklaştırılması.
- Kök kanallarında döner alet sistemleri kullanılırken, çeşitli kök kanalı dezenfektanları ile mikroorganizmaların yok edilmesi.
- Kanal tedavisine başlarken diş canlı değil ise, kök kanalı içine konulacak bir kanal antiseptiği ile belirli bir süre beklenmesi ve sonraki buluşmada kök kanlarının doldurulması.
Kök kanalı tedavisinden sonra, dişin çevre dokular ile ilişkisi kesilerek, enfeksiyonun bir daha oluşmaması ve dişin çevre dokularında meydana gelmiş bir hasar varsa onun onarılması amaçlanır.
Bugün için doğru tedavi yöntemi uygulanan kanal tedavilerde başarı oranı %90’a varmaktadır.
KONYA ÇOCUK DİŞ HEKİMİ
PEDODONTİ NEDİR?
Pedodonti, diğer adıyla Çocuk Diş Hekimliği 0-14 yaş grubu çocukların süt ve daimi dişlerinin sağlığını korumayı ve oluşan hastalıkları tedavi etmeyi amaçlayan ana bilim dalıdır.
Gerekli olan tüm dental tedaviler, pedodontistler tarafından sağlıklı ve engelli çocuklara uygulanmaktadır. Özellikle 4 yaşından küçük çocukların diş tedavilerinde, tedavisi uzun sürecek çocuklarda ve gelişim geriliği olan engellilerde, sıklıkla genel anestezi ile tedavi yapılmaktadır. Çocukların ağız ve diş sağlığının mükemmel olması, 6 ayda 1 düzenli yapılan diş hekimi kontrolü ile sağlanabilir. Bu kontroller sırasında ağız ve diş sağlığını tehdit eden her türlü sorun tespit edilebilir. Burada önemli olan bu problemlerin erken teşhisi ve tedavisidir. Çocuk hastada erken teşhis çocuğun fiziksel ve duygusal gelişimini olumlu yönde etkileyecektir.
Çocuk hastada ilk muayene, hem çocuk hem de çocuğun anne ve babası ile iletişim kurmakla başlar. Tanışmadan sonra hastanın medikal ve dental hikayesi alınır. Daha sonra klinik ve radyografik muayeneye geçilir. Bu aşamalardan sonra tanı ve tedavi planlaması hakkında hasta ve ilgili aile bireyine bilgi verilir. Pedodontisler özellikle süt faktörü ve sürekli dişleri çürük ve periodontal hastalıklar gibi başlıca ağız hastalıklardan korumak için birçok yöntem uygulamaktadırlar.
Tanı yöntemleri
Koruyucu diş hekimliğinde en etkili tedavi şekli olarak kabul edilen florür tedavileri, sağlıklı bireyler ve çürüğe yatkın hastaların, dişlerdeki hassasiyet ve erozyon tedavisinde, özel bakıma ihtiyacı olan sistemik rahatsızlığı olan bireylerde uygulanabilmektedir. Uygulamalar bireyin yaş ve çürük oluşum riskine göre belirlenen sıklık ve miktarlarda gerçekleştirilmektedir.
Tedavi yöntemleri
Anatomik olarak azı dişlerinin çiğneyici yüzeylerinde bulunan girinti ve çıkıntılar, yiyecekler için yapışıp kalabilecekleri bölgeler oluşturmaktadır.
Fissür örtücüler, dişlerde bu yüzeyleri örterek, besinlerin tutunmasını azaltacak ve fırçalanmasını kolaylaştıracak bir yüzey oluşturulmasına yardımcı olmaktadır. Klinik uygulamalar sonrasında çürük oluşumun %70-%80 oranında azalma görüldüğü bilinmektedir.
Süt Dişleri Neden Önemlidir?
Süt diş dizisi ve bunu izleyen karma diş dizisi, çocuğun büyümesinin en aktif olduğu dönemde gelişir. İlk süt dişi 6. ayda çıkmaya başlar. Değişik grup süt dişleri, dönem dönem düşer ve yerlerini kalıcı dişlere bırakırlar. Bu durum, 12 yaşına kadar sürer. 20 adet süt dişi çocukluk dönemi boyunca ısırma, çiğneme ve ezme işlemleri ile sindirime yardımcı olur; yüzün ve çenenin gelişimini etkilerler. Daimi dişlere sürme rehberliği yaparak onların yerleşeceği boşluğu korur ve sürekli dişlere sağlıklı bir temel hazırlarlar. Herhangi süt dişinin erken kaybı komşu dişlerin bu boşluğa doğru kaymasına neden olur. Böylelikle yer değiştiren bir diş, sürmeye hazır bekleyen daimi dişin sürmesine engel olur ya da ağız içinde çapraşıklığa yol açar. Ayrıca erken süt dişi kayıpları çene gelişimini etkileyerek, estetik ve konuşma bozukluklarına yol açabilir. Kalıcı dişlere uygulanan tüm tedaviler süt dişlerine de uygulanabilir. Çocuk dişlerinin tedavileri (Pedodonti), uzman yaklaşımı gerektiren ayrı bir diş hekimliği dalıdır. Ayrıca, çocuğun büyüme sürecinde iskeletsel çene gelişimi, Ortodonti uzmanı tarafından kontrol altında tutulmalıdır. Kliniğimiz bu konularda uzman hekimleri ile gelişim çağındaki çocukların sağlıklı bir diş ve ağız yapısına sahip olmalarını sağlayacak önlemleri almakta ve tedaviler uygulamaktadır.
Bebeğin Sağlıklı Diş Gelişimi İçin Anne ve Babaya Düşen Görevler
İlk dişler bebek 6 aylık olduğu zaman genellikle alt çenede, ön orta kısımda, iki diş olarak görülür ve bu dişlere ön kesici (santral dişler) denir. Bu dişler sürekli dişlere göre küçük beyaz ve daha aralıklıdır. Bebeklerde dişin sürme dönemi farklılık gösterebilir. Bazılarında erken bazılarındaysa geç sürebilir. Dişlerin sürme zamanı 10-12 aydan geç bile olsa bu normal olarak karşılanabilir. Geç sürmüş olan dişler normal olarak karşılanabilir. Geç sürmüş olan dişler vücuttaki florürü kullanmaya devam ettikleri için erken sürmüş olan dişlere göre daha dirençlidirler.
Çocuklarda Diş Temizliği
Çocuklar diş ve ağız temizliği konusunda çok iyi olmayabilirler. Çocuğun el becerisi ve ebeveynin tutumu diş fırçalama alışkanlığını belirler. Bebeğin ağzında ilk dişler görülmeye başladıktan sonra (6-8 ay) temizlenmeye başlanmalıdır. Her beslenmeden sonra temiz bir tülbent veya gazlı bez ile dişler silinir. 1-1,5 yaşından itibaren yumuşak bir diş fırçası ile dişlerin temizlenmesi sağlanabilir. Diş fırçası küçükbaşlı, düz, yumuşak ve naylon kıllardan oluşmalıdır. İkinci yaş gününden sonra diş fırçalarını çocuklar kullanabilirler ama bu sadece alışkanlık kazandırılmak içindir. Bu görev ebeveynlerindir. 2.5 yaşından sonra çok az miktarda diş macunu parçası diş fırçası üstüne konulabilir. Fakat kesinlikle yutulmamalıdır.
Çocuklardaki Kötü Alışkanlıkların Diş Yapısına Etkisi
Parmak Emme: Emme fonksiyonu yeni doğmuş bebeklerde çok kuvvetlidir. Parmak emme alışkanlığının genellikle 2 yaşın sonunda kaybolması gerekir. Ancak buna rağmen parmak ya da emzik emme alışkanlığı hala devam ederse, gelişmekte olan kas ve kemik yapıları üzerine basınç uygulayarak diş sağlığını olumsuz yönde etkiler. Çocuk 4-5 yaşına kadar bu alışkanlıklardan vazgeçmezse, anne ve baba bu konuya müdahale etmelidir.
Tırnak Yeme: Çocuklarda tırnak yemeye 2 yaşından itibaren başlayabilir. Bu alışkanlık diş sağlığını olumsuz etkiler. Ağzın ön kısmındaki dişlerde yan dönmeleri, dişlerin ısırma yönünde aşınmalara neden olabilir.
Diş Gıcırdatma: Çocukların uyku sırasında ve gün boyunca dişlerini gıcırdatma eğilimleri (bruksizm) olabilir. Çocuklarda sık görülen diş gıcırdatmanın kesin nedenleri bilinmese de çocuğun süt dişlerini temas ettirmeye çalışması sonucu geliştiği düşünülmektedir. Diş gıcırdatma sonucunda süt köpek dişleri ve kesici dişlerde hafif aşınmalar gözlemlenir. Diş gıcırdatma eğer çok ileri düzeydeyse yüz kaslarında, baş, boyun, kulak ve çene ekleminde ağrılar görülebilir.
Biberon Çürüğü: Bebeklerde bazen süt dişlerinin sürmesiyle birlikte özellikle üst çene ön bölgesindeki dişlerde kahverengi ve küçük lekeler görülebilir. Aslında bu lekeler diş çürükleridir ve bu çürükler nedeniyle dişler kırılır. Bu şekilde yaygın çürüklere biberonla ballı, şekerli veya bisküvili sütün verilmesi ve biberonun gece boyunca bebeğin ağzında kalmasına neden olur. Biberon çürüğü çok hızlı ilerleyen bir çürük türüdür ve müdahale edilmezse alt kesici dişleri de içine alabilir. Biberon çürüğünden korunmak için geceleri, bebekleri ağzında biberonla uyutmamak, sütün içerisine tatlandırıcı gıdalar katmamak gerekir. İlk dişlerin sürmeye başlamasıyla sabah ve gece beslenmeleri sonrası ıslak bir tülbentle dişleri silmelisiniz. Biberon çürükleri tedavi edilmezse ağrı ve iltihaplanma görülür. İltihaplı ya da ağrıyan dişler, bebeğin huzursuzlanmasına ve beslenme düzeninin kaybolmasına neden olur. Ayrıca alttan gelecek olan kalıcı dişleri de etkileyip şekillerinin bozuk olmasına yol açar. Bu dişler çekilmek zorunda kalırsa çocukta konuşma problemleri ortaya çıkabilir.
Çocuk Dişlerini Koruyucu Önlemler
Fissür Örtücü (Fissür Sealent): Azı dişlerinin çiğneyici yüzeylerinde pit ve fissür denilen girinti ve çıkıntılar vardır. Fissür örtücüler dişleri çürükten korumak için bu çukurları dolduran plastik esaslı malzemelerdir. Sıvı şeklinde ve beyaz renklidir. Uygularken dişleri aşındırmaya gerek yoktur. Ağrısız bir tedavidir. Fissür örtücüler daimi dişleri yeni sürmüş çocukların, genellikle 1. ve 2. büyük azı dişlerine uygulanır.
Flor Uygulaması: Dişler mineralize olurken florürün ortamda olması dişin mine tabakasını güçlendirir. Diş çürüğe karşı dirençli hale gelir. Flor alımının iki esas yolu vardır. Florürlü suyun içilmesi, florür takviyelerinin yutulması şeklinde olan sistematik alım ve günlük florürlü diş macunu gargara kullanımı veya diş hekiminin uyguladığı florür jelleri gibi lokal uygulamadır. Kullanılmakta olan içme sularının flor içermesi önemlidir. Bunun yeterli olmadığı durumlarda uygun doz belirlenerek flor takviyeleri alınabilir. Çocuğunuz çok fazla florür alırsa daimi dişlerin ön yüzeylerinde beyaz, düzensiz lekeler (florosiz) olabilir.
Lokal Flor Uygulaması: Flor diş hekimi tarafından, özel bir kalıba solüsyon veya jel ile doldurulup birkaç dakika ağza uygulanır. Bu işlemin 6 ayda bir tekrar edilmesi gerekir.
Yer Tutucu Uygulaması: Süt dişinin zamanından önce kaybedildiği durumlarda, daimi diş gelinceye kadar geçici bir yer tutucu yapmak gerekebilir. Yer tutucular sabit veya hareketli olabilir. Gerektiği halde yer tutucu yapılmazsa her iki taraftaki dişler bu boşluğa devrilir. Karşı çenedeki diş uzama yapar. Bu durumda ortodonti tedavisi gerekli olur.
Daimi Dişlerde Sorunlara Yol Açabilecek Süt Dişi Problemleri
Ön süt dişlerine gelmiş olan bir darbe enfeksiyonuna yol açabilir; daimi dişlerin şekil, büyüklük ve renklerinde düzensizlikler yapabilir. Süt dişleri tedavi ile yerlerinde tutulmak yerine çekilirse, boşluğu kapatmak için yer tutuculara gerek duyulabilir. 6 yaş dişi ağız içinde sürerken süt birinci ve ikinci azılarının yerlerinde olması çok önemlidir. Böylelikle 6 yaş dişi yerinde sürecektir.
Çocuklarda Oluşmuş Diş Problemlerinin Tedavi Edilmesi
Çürük: Dişteki çürük kısım temizlenerek kalıcı veya geçici bir dolgu maddesiyle doldurulur. Çürük çok ilerlemişse, dişin canlı kısmına kadar kanal tedavisi uygulanabilir.
Darbe: Bazen düşme veya yaralanma durumunda diş yerinden çıkabilir ya da kırılabilir. Kaza sonucu dişte bir kırılma oluşursa, dişi ılık su ile silip temiz tutarak zaman kaybetmeden diş hekimine gidilmelidir.
Diş Çekimi: Bazı durumlarda çürük, dişin canlı kısmına kadar ilerlemiştir ve dişin köklerinde çene kemiğine kadar dayanmış iltihaplı bir durum gelişebilir. Böyle durumlarda bu bir süt dişiyse ve alttan gelen daimi dişin sürmesi çok yakınsa çekim yapılabilir. Daimi dişin sürme zamanı yakın değilse çekilen dişin yerine bir yer tutucu yapılması gerekir.
Koruyucu diğer iki tedavi yöntemi de süt dişlerinin çürüğe direncini artırmak için uygulanan, “‘topikal flor ile çürüğe eğilimli bölgelerin kapatılması”‘ anlamına gelen fissür sealant”‘tır. Çocuk 6 yaşına geldiğine, ilk kalıcı diş olan 1. büyük azı dişi ağızda yerini alır. En uzun süre ve en çok fonksiyon gören bu dişler, mutlaka fissür sealant topikal flor uygulaması ile çürüğe karşı korunmalıdır. Erkenden alınacak önlemler ve koruyucu amaçlı küçük müdahaleler, çocukların ileri yaşlarda sorunsuz gülümsemelerini sağlar. Tüm bunların sonucu olarak süt dişlerine sahip çocuklarda ağız diş sağlığına büyük önem vermek gerekir. Çocukların ilk 6 yıllık ağız diş sağlığından tamamıyla ebeveynleri sorumludur. Bu dönemde çocuklara ağız diş sağlığının önemi öğretilmelidir.
KONYA GENEL ANESTEZİ VE SEDASYON
Hastanemizde tam teşekküllü Ameliyathanemiz mevcut olup, Genel Anestezi veya Sedasyon ile cerrahi (Diş Çekimi, Diş eti tedavisi , İmplant,
Kemik grefti, Kemik Kisti vb.) ve cerrahi olmayan (Diş dolgusu, Kanal tedavisi vb.) tedaviler uygulanmaktadır.
Neden Genel Anestezi Ya Da Sedasyon Uygulamalarına Başvurulur?
Diş hekimi korkusu olanlarda, bulantı ve öğürme refleksi fazla olanlarda, bedensel engeli bulunan kişilerde, uzun sürebilecek cerrahi işlemlerde anestezi çeşitlerinden birinin uygulanması gerekir.
Tedavi işlemleri için uygulanan anestezi yöntemi genellikle lokal anestezi olsa da; özellikle engelli çocuklarda ve gençlerde genel anestezi ile sedasyon uygulamaları gerekli görülebilmektedir. Bu uygulamaların günü birlik yapılması ile özellikle engelli hastanın ve ailenin düzeninin bozulmaması sağlanarak, tedavilerin tek seansta yapılması amaçlanır. Diş hekiminiz, kaygılarınızı ve şüphelerinizi değerlendirerek sizin için en doğru anestezi yöntemini belirleyecektir.
Sedasyon Nedir?
Sedasyon, bazı ilaçlarla, hastanın bilinci kaybolmaksızın oluşturulan derin uyku halidir. Hasta işlem süresince derin bir uyku halinde olsa da bilinci açık olduğu için diş hekiminden aldığı sözlü komutları yerine getirebiliyor. İşlem sırasında anestezi uzmanı, hastayı monitörize ederek nabzını ve tansiyonunu takip eder. Hastanın havayolunu açık tutabildiği, fiziksel uyaranlara ve sözlü komutlara uygun cevabı verdiği ve bilincin baskılandığı bir durum olarak tanımlanan bu yöntemde, özellikle çocuk hastalar işlemden sonra diş hekimine geldiklerini bile unutmaktadırlar. Hasta, operasyon sonrası ilaçların etkisi ile ağızda yapılan tedavi işlemini, ağrıyı, hoşlanmadığı sesleri, vb. hatırlamayacağından psikolojik travmaya da maruz kalmaz. Bu durum, hastanın daha sonraki seanslarda diş tedavisine gelişini kolaylaştıracaktır.
Genel Anestezi nedir?
Genel anestezi, bilinç halinin ilaçlar yardımı ile ortadan kaldırıldığı ve tüm vücudun anestezi etkisinde olduğu anestezi yöntemidir. Hastanemiz bünyesinde yer alan tam teşekküllü ameliyathanede genel anestezi ile çocuk ve yetişkin hastalar için cerrahi (Diş Çekimi, Diş eti tedavisi, İmplant, Kemik grefti, Kemik Kisti vb.) ve cerrahi olmayan (Diş dolgusu, Kanal tedavisi vb.) tedaviler uygulanabilir.
KONYA İMPLANT FİYATLARI
İmplant nedir?
Diş implantı, diş kökü yerine kullanılan titanyumdan yapılmış silindirik ve/veya konik yapay diş köküdür.İmplantlar, doğal dişlerin fonksiyon ve estetiğini sağlayan en iyi seçenektir. Diş kaybı ile ortaya çıkan önemli konulardan biri olan çene kemiği erimesinin durdurulması günümüzde sadece implantlarla sağlanmaktadır. İmplantlar, geleneksel kaplama ve protezlere göre daha iyi konuşma ve çiğneme işlevleri sağlar ve doğal görünüm bozulmaz. İmplant tedavisi 21. yüzyılda diş hekimliğinde en önemli gelişmelerden biridir. Diş implantları, doğru teşhisin ardından yeterli bilgi, deneyim ve donanımla uygulandığında hasta ve hekim için çok başarılı sonuçlar verebilen bir tedavi yöntemidir. Kısaca implant dişler, eksik dişlerin fonksiyon ve estetiğini sağlamak için çene kemiğine yerleştirilen ve genellikle titanyumdan yapılan yapay diş kökleridir. İmplantlar kişiye doğal bir görünüm, daha iyi konuşma ve çiğneme fonksiyonları sağlar.
İmplant tedavisi neden yapılır?
Tek diş eksikliklerinde,
Arka dişlerini tek veya çift taraflı kaybetmiş hastalarda,
Kalan az sayıdaki doğal dişi desteklemek için,
İmplantlar tüm doğal dişlerini kaybetmiş hastalara uygulanmaktadır.
İmplant tedavi süresi ne kadardır?
İmplant yapılması planlanan hastanın klinik ve radyografik muayeneleri yapılır. Bu muayeneler sonucunda uygulanacak implantın tipi, çapı ve uzunluğu; Daha sonra protez tipine karar verilir. Buna göre farklı implant ve protez tiplerine göre tedavi süresi değişebilmektedir. Tedavi süreci olarak adlandırılan implantların kemiğe kaynaştırılması işlemi kişiden kişiye veya uygulanan bölgeye göre farklılık gösterir. Bu döneme iyileşme dönemi denir ve hastanın dişsiz kalmasını önlemek için geçici protez yapılır. İyileşme süresi tamamlandıktan sonra protez aşamasına geçilir ve planlanan sabit veya hareketli protez hastaya takılır.
Diş İmplantları Ne Kadar Yaşar?
İmplantlar artık dişler kadar uzun ömürlü olarak kabul edilmektedir. Özellikle 35-40 yaşından sonra implantlar çoğu durumda doğal dişlerin tedavisinden daha uzun süre dayanır. Sonuçta implantlar ömür boyu kullanılabilir. Diş hekiminiz size bu konuda daha detaylı bilgi verecektir.
İmplantların ömür boyu sorunsuz kaldığı gözlemlenmiştir. Ancak implantların ömrünü etkileyen birçok faktör vardır. Bunlardan ilki hastanın ağız hijyenine ne kadar önem verdiğidir.
İmplant Diş Tedavi Süreci Nasıldır?
İlk muayeneden tüm tedavinizin sonuna kadar genellikle 5-6 kez diş hekiminizi ziyaret etmeniz gerekir. Protez implantların üzerine hemen yerleştirilebiliyorsa genellikle 2 randevu yeterlidir.
Bu randevuların süresi yapılacak tedavilere göre değişmektedir. Kısacası sert ve orta-sert bir kemik yapınız varsa tedavi ortalama 1-2 haftada biter, zayıf bir kemik yapınız varsa 2-5 ayı bulabilir. İmplant yerleştirme cerrahi bir operasyonla yapılır.
Tek bir implant yerleştirilecekse işlem 10 ila 30 dakika arasında sürer. Ameliyat süresi implant sayısı ve hastanın kemik durumuna göre yarım saat ile birkaç saat arasında değişmektedir. Genellikle 3 veya daha fazla diş 2 implant ile değiştirilebilir.
Özellikle çene arka bölgesinde çok sayıda dişin eksik olduğu durumlarda sabit protez yapabilmek için implant sayısının arttırılması gerekmektedir. İmplant tedavisi bölgedeki kemiğin erimesini durdurduğu için bazen implant sayısı bu nedenle artırılabilir.
Ayrıca implantların üzerine sabit porselen kaplamalar uygulanabileceği gibi hasta tarafından çıkarılabilen hareketli protezler de yapılabilmektedir. Tedavi süreciniz başlamadan önce doktorunuz size uygun tasarımı planlayacak ve açıklayacaktır.
KONYA ORTODONTİ
ŞEFFAF PLAK/GÖRÜNMEZ DİŞ TELİ/İNVİSALİGN
Dişlerinizi düzeltmek için sizin ağzınıza özel olarak hazırlanmış düzeltici şeffaf plaklar kullanılır. Ortodonti tedavilerinde gelinen en son teknolojilerden biri olan bu sistem, size özel yapılmış şeffaf plaklar ile dişlerinizi düzeltmek için uygulanan telsiz tedavi yöntemidir.
Telsiz ortodonti yöntemi olan şeffaf plaklar/invisalign tedavi yönteminin en önemli tercih edilme nedeni, dişlerinizin çapraşıklığını düzeltirken dişlerinizi tedavi ettirdiğinizi kimse anlamayacaktır. 12 yaşından itibaren tüm bireylere güvenle ve rahatlıkla uygulanmaktadır.
Tedavi sürecine nasıl başlanır?
Ortodonti hekimimiz tarafından ağız içinden dijital ölçü alınır. Bu ölçüler CAD-CAM sistemi denilen 3 boyutlu tarama yöntemi ile bilgisayar ortamına aktarılır. Dişleriniz, sanal ortamda tedavi sonunda alacağı durum elde edilene kadar hareket ettirilir. Bu sonuca ulaşmak için dişlerinizdeki oluşturulacak milimetrik hareketler için kaç adet şeffaf plak kullanacağınız belirlenir ve üretimi yapılır. Tedavi süreciniz boyunca ortalama 2 haftada 1 sonraki şeffaf plak kullanımına geçersiniz. Toplam şeffaf plak sayınıza göre de tedavinizin ne kadar sürede biteceği de belirlenmiş olur.
Plaklar yumuşak, rahat ve tamamen şeffaf olup dişlerinizin üzerine oturtulur. Şeffaf plakları kullanmanız sonucunda dişleriniz yavaş yavaş analiz raporunuzda yer alan plana uygun yere yerleşir.
Size verilecek olan bilgisayar analizi sayesinde dişlerinizin hangi haftada ne aşamaya geldiğini görebilir, önceden takip edebilirsiniz
Ölçü alındıktan sonra kaç haftada plaklar geliyor?
Ölçünüz alındıktan sonraki 1 hafta içinde şeffaf plaklarınız hazırlanır.
Şeffaf Aperey /Invisalign tedavisinin avantajları nelerdir?
• En önemli özelliği; Günlük yaşamınızı olumsuz anlamda kesinlikle etkilemiyor olmasıdır. Öncelikle, ağzınızda dışardan hemen hemen hiç görünmeyen, ailenizin dahi zor fark edebileceği şeffaf plaklar vardır ve tedavi süresince istediğiniz gibi gülmeye devam edebilirsiniz
• Sürekli doktor kontrolü gerektirmez, yurtdışı ya da şehir dışı hastalarımız için sıklıkla tercih edilen güvenli bir tedavi yöntemidir. Ortodonti Uzmanı hekimlerimizle iletişim halinde olarak tedavinizi evinizde devam ettirirsiniz
• Şeffaf plaklar ile tedavi, geleneksel braketleme (diş teli) yöntemlerine göre daha konforludur
• Ağız içinde herhangi bir tel veya metal parçası olmadığı için batma ve yara oluşumu olmaz
• Ağrısızdır, acı ve sızı hissi yaşanmaz
• Konuşmanıza olumsuz bir etkisi yoktur, sunumlarınızda, davetlerde ya da toplantılarda çıkartmaya gerek kalmaz.
• Şeffaf plaklarınızı yemek yemeden önce çıkarabilir ve istediğinizi yiyebilirsiniz. İstediğiniz zaman dişlerinizi fırçalayabilir ve diş ipi kullanabilirsiniz.
• Tedavide metal ya da estetik braketleme yapılmadığı, yumuşak plaklar kullanıldığı için diş ve diş etlerinizi rahatsız edecek bir durum yaşanmaz
• Tedavi süresi kısadır. Braketleme sistemlerine göre doktor randevularında herhangi bir tel ayarlaması veya değişmesi olmayacağı için, belirtilen sürelerde plak değişimlerini kendiniz yaparsınız.
Çocuklarda şeffaf aperey tedavisi yapılır mı?
Çocuklarda şeffaf plak tedavisine başlayabilmek için; bütün süt dişlerini düşürmüş ve en azından 2. büyük azı dişlerinin kısmi olarak sürmüş olması gerekir. Bu da ortalama 12 yaş civarına denk gelmektedir.
KONYA DİŞ HEKİMİ
Diş çürüklerinin temizlenmesi ve oluşan boşluğun (kavite) yapay bir dolgu malzemesi ile doldurulmasıdır.
Diş çürüğü günümüzde birden fazla sebebe bağlı olarak diş dokularında oluşan bir hastalık olarak tanımlanmaktadır.
Diş Çürüğünün Etkenleri
• Bakteri plağı
• Beslenme alışkanlığı; asitli ve şekerden zengin gıdaların aşırı tüketimi
• Fırçalama alışkanlığı; diş çürüğünü engellemek için günde 2-3 defa dişler fırçalanmalıdır. Özellikle gece yatmadan önceki fırçalama çok önemlidir çünkü gece ağızda kalan yemek artıkları asidik ortam oluşumunu ve dolayısıyla çürük oluşumunu arttırır.
• Dişlerin sıralanışı; diş sıralanışı olması gerekenden daha sık ise (çapraşıklık varsa), diş aralarına fırça veya diş ipinin girememesi ve bu alanların temizlenememesine bağlı olarak diş çürüğünün meydana gelmesi kolaylaşır.
• Tükrük yapısı; tükrük dişleri yıkayan ve kimyasal yapısındaki maddeler nedeniyle dişleri çürümeye karşı koruyan bir ağız sıvısıdır. Bazı sistemik hastalıklarda diabet (şeker hastalığı) gibi ve gece ağız solunumu olan kişilerde tükürük azalır. Tükrüğün yıkayıcı özelliğinden yoksun kalan dişlerde çürük oluşumu artabilir.
Diş çürükleri dişin çiğneme yüzeyinde, dişlerin birbirine temas eden ara yüzlerinde veya dişlerin boyun bölgelerinde oluşabilir. Gözle görülebilen yüzeylerde oluşan kahverengilik veya oyukların tespit edilmesi kolaydır. Fakat bu belirtileri oluşturmamış çürüklerde röntgen teşhisi de gereklidir.
Dişin mine dokusunda başlayan çürüme tedavi edilmediğinde dentin dokusuna ilerler. Dentin, mineye göre daha kolay çözünen bir yapıdır ve bu nedenle çürük ilerlemesi hızlıdır. Dentin dokusuna erişmiş bir çürükte hastada bir etken sonucu çıkan sıcak, soğuk, ekşi, tatlı hassasiyeti olabilir. Bu ağrı etken ortadan kalktığında geçer.
Konservatif Diş Tedavisi
Diş hekimliğinde konservatif tedavi, diş hekiminin çürük oluşmasını engelleme çabalarından başlar, oluşan çürüğü fazla ilerlemeden tedavi etmeye veya çürüğü temizleyerek kaybolan diş dokusunu onarmaya kadar uzanır. Hastanın, ilk ziyaretinde alınan anamnezi (şikâyetinin ve genel sağlık durumunun hikâyesi), çekilen röntgenler sonucunda konulan tanı, hekimi konservatif veya endodontik tedavi konusunda bir seçim yapmaya götürür. En basit konservatif tedavi; çürüğün oluşumunu engelleyecek önerilerdir. En bilineni ve yaygını ise çürük oluşan bir dişin, dolgu malzemeleri yardımıyla onarılmasıdır.
Dişlerde dolgu yapımı için, diş dokusunun çeşitli nedenlerle bozulmuş olması gerektir (çürük, aşınma, renk ve yapı bozukluğu, gelişimsel, travma vs.). Yapılan dolgu yardımıyla doğal dişe, kaybolan estetik ve fonksiyonunun geri verilmesi amaçlanır. Dolgu yapımı için çeşitli malzemeler kullanılmaktadır. Günümüzde kullanılan dolgu malzemeleri; amalgam, kompozit materyalleri (Estetik Dolgu) ve porselen dir. Günümüzde amalgam (gümüş içerikli ve gümüş renkli) dolguların kullanımı azalırken, doğal diş rengindeki kompozit ve porselen dolguların kullanımı artmaktadır.
Diş Dolgusu Çeşitleri
- Kompozit Dolgular
Kompozit, amalgam dolgulara alternatif olarak üretilen, dişin sert dokusuna bağlayıcı ajan yardımıyla yapışan, çok renk seçeneğine sahip ve uzun yıllardan beri kullanılan estetik dolgu materyalidir. Kompozit dolgular dişe tabaka tabaka yerleştirilir ve her tabaka ışık ile sertleştirilir. Dişe göre şekillendirilir, düzeltilir ve aynı seans polisaj(parlatma işlemi yapılır.) Estetik olması, uygulanışı kolay olması nedeniyle ön dişlerde dolgu materyali olarak tercih edilmektedir. Kompozit dolguları modern konservatif diş hekimliğinde çok büyük bir role sahiptir. Kompozit uygulamaları, porselen ve altın dolgulara nazaran daha ekonomiktir ve tek seans gerektiren bir dolgu tekniğidir.
Kompozit dolgularda kullanılan kompozit materyali doğal diş kadar sert değildir. Tırnak yeme, sert gıdalar ve kalem ısırma ile malzeme zarar görebilir. Dolgu uygulamasının ömrü, ağız alışkanlıklarınıza ve dolgunun büyüklüğüne bağlıdır
Diş çürüğü temizlendikten sonra dişin rengi tespit edilir, macunumsu kompozit materyali uygulanılır. Şekil verilir, sonrasında madde ışık cihazı ile sertleştirilir. Dolgu malzemesi sertleştikten dolguda yükseklik alınır ve bitirme işlemiyle dolguya anatomik şekil verilir. Daha sonra, diş yüzeyinin diğer yüzeyleri gibi parlayıncaya kadar malzeme cilalanır. İşlemin tamamlanması, yaklaşık olarak 30 dakika ila bir saat kadar sürer. Çay, kahve, sigara ve diğer maddeler, dolgu maddesini lekeleyebilir. Lekeleri önlemek veya en aza indirgemek için, herhangi bir kompozit işleminden sonra ilk 48 saat boyunca leke bırakan yiyeceklerden uzak durmak gerekir. Buna ek olarak, dişlerinizin düzenli olarak fırçalanması ve rutin hekim ziyareti gereklidir.
- Porselen Dolgular (Inlay, Onlay,Endokron)
Porselen dolgular bilgisayar destekli CAD-CAM sistemleri ve laboratuvar ortamında hazırlanan üstün estetik ve dayanıklılığa sahip dolgulardır. Kompozit dolgulara göre, uygulandıkları diş ve komşu dişler ile çok daha uyumludur. Dişin kırık, çürük veya eski dolgulu kısmı uzaklaştırıldıktan sonra kalan sağlam bölümün digital ölçüsü alınıp hassas bir teknoloji ile hazırlanan mükemmel estetik ve fonksiyona sahip dolgular elde edilir. Bu porselen dolgunun hazırlanmasında en ileri teknoloji kullanılır, ağızdaki sağlıklı diş dokusuna dokunulmaz, minimum madde kaybı ile maksimum tutuculuk sağlanır. Sıkıştırılmış özel bir porselenden olduklarından ve ağızda sertleştirilmediklerinden kenar sızıntısı minimumdur. Ayrıca bu porselenler dişin sertliğine en yakın ve dişeti ile en uyumlu malzemelerdir. Sertliği dişin mine dokusuna çok yakın olduğu için diğer porselenler gibi dişleri aşındırmaz, kompozit dolgular gibi de aşınmaz. Özellikle büyük madde kayıplarında, kompozit dolgu veya kron(kaplama) yerine tercih edilmelidir.